Çocuklarda Bağımsızlık Duygusu Çocuklarda Bağımsızlık Duygusu Çocukluk döneminde yaşanan bazı sıkıntılar, yanlış veya eksik ebeveyn tutumları, travmalar çocuğun bağımsızlık duygusunda birtakım zedelenmelere sebep olabilir. İlerleyen süreçte bu zedelenmelere gerekli müdahaleler yapılmazsa ergenlikte kimliğini bulamama, yetişkinlikte bağımsız yaşayabilme yoksunluğu, ilişkide eşe bağımlı olma gibi hayatın tümüne yayılarak devam eden sorunlar kişinin yaşam kalitesini ciddi derecede etkileyebilir. Çocuklarda Kişilik Gelişimi 1.Kişilik Dönemi olarak adlandırılan süreç, 7 yaşına kadar devam eden bir aralığı kapsamaktadır. Bu aralığın en önemli ve hayati parçası 0-3 yaştır. Çocuk bu yaşlarında adeta bir sünger gibi etrafında olan biten her şeyi emer ve içselleştirir, henüz kendisinin ve başkasının farklı kişiler olduğunu kavrayamadığı için tüm duygularını kolaylıkla alır. Örneğin anne, o gün çok kötü hissediyor, bebeği bir an önce emzirip bırakmak istiyorsa bebek o gün çok huysuzlanabilir, ağlayabilir. Anne ne hissediyorsa onu hisseder. Anne burada, kötü hissettiği zamanlar bebeğinden uzaklaşır güvenli birisine teslim ederse, bebekle iyi iletişim kurabileceği zaman ona sevgisini,ilgisini verirse kötü duygulardan uzak kalan bebek,ileride annesi kötü hissettiğinde dahi kötü hissetmez. Çünkü kendisinin ve annesinin farklı kişiler olduğunu anlayabilecek gelişimi göstermiş olur. Böylece bağımsızlık duygusunun temelleri atılmış olur. 2.Kişilik Dönemi olarak adlandırılan dönem 10-20 yaş arası ergenlik dönemidir. Burada da bireyin kendi kararlarını almasına izin vererek, kendi alanlarına saygı duyarak, kendi başına bir şeyler yapması için cesaretlendirilerek bağımsızlık duygusu kazandırılabilir ve pekiştirilebilir. Bağımsızlık İsteği Ne Zaman Başlar? Yaklaşık 6.ayda bu durum bebeğin annenin kucağından kendini geriye doğru atmaya çalışmasıyla başlar. Kendini geriye doğru atma, bağımsızlık duygusunun kendini gösterdiği en erken somut örnektir.Anne kucağından başka bir dünya olduğunu keşfetmek isteyen çocuk gün geçtikçe daha az kucak ister hale gelir.Bu zamanlarda çocuğu biraz özgür bırakmak,sürekli kucağa almaya çalışmamak, bir yerde kısıtlı kalmasına izin vermeyerek onu ilerleyen süreç için desteklemek gerekir. Emekleme ve Yürüme Dönemleri Bebekler ortalama 6-9.ayda emeklemeye başlarlar. Anneden bağımsız istedikleri yere gidebilme özgürlüğü ile tanışan bebekler için bu dönem kritiktir. İlk zamanlar anne ile aynı oda içinde emekleyen bebek, yavaş yavaş odanın dışına doğru gitmeye çalışır ve hemen anneye geri döner. Burada denemek istediği anneden ne kadar uzağa gidebileceği,annesinden uzaklaştığında neler olacağı ve uzağa gidip döndüğünde annenin hala orada olup olmadığıdır. Anne bu dönemde çok müdahaleci davranır “aman oraya gitme, geri gel” gibi sürekli çocukla zıtlaşırsa, kapıyı kapatır yalnızca kendisinin belirlediği alanlarda emeklemesine izin verirse,uzaklaşmaya çalıştığında kızarsa çocuk bu durumda kaygı ve korku hisseder.Çünkü anneden uzaklaşmak kötü bir şeydir ve uzaklaşırsa demek ki başına kötü bir şey gelecektir. Bu durumda çocuk anneden uzaklaşmaya çekinir, zaman içinde annenin “dizinin dibinde” oturur hale gelir. Emekleme sürecinde sıkıntı yaşayan çocuklarda özellikle anne babanın zorla yürütme çabaları daha çok çocukta kaygı uyandırarak yürümesini geciktirir. Burada çocuk yürümemeyi adeta inat haline getirir.Çünkü o ne zaman isterse o zaman ayakları üzerinde durmalıdır,özgür bırakılmalıdır. Anne-baba buna müdahale ettiği müddetçe çocuk kendi isteklerinin farkına varamayacaktır. Bu dönemde çocuğu yürümeye teşvik edici şeyler yapılabilir ancak kesinlikle zorlanmamalıdır. Anne-Babanın Hangi Tutumları Çocuğu Bağımlı Yapar? En yanlış tutumlardan biri yemek yeme konusunda ısrarcı olmaktır.Çocuk gerçekten aç hissetmediği için yemek yemek istemiyor, aç değilim diyor. Anne-baba ısrarcı şekilde “hayır açsın,yemen gerekli” derse ve yedirene kadar uğraşırsa çocukta bir süre sonra kendi ihtiyaçlarını ayırt edememe gibi bir durum söz konusu oluyor. Çünkü anne emin gözlerle ona aç olduğunu söylüyor, ama kendisi aç hissetmiyor. Bu çocuklar yetişkinliklerinde kendi ihtiyaçlarını hissetmeyen bireyler olarak hep başkalarının onlar için bir şeyler yapmasını beklerler ve bir kimseye bağımlı olma riskleri çok fazladır. İkinci yanlış yaklaşım ise çocuğun ne giyeceğine aşırı müdahaleci yaklaşmaktır. Çocuk üşümüyorum dediği halde zorla çorap giydirirseniz bir süre sonra yine kendi ihtiyaç ve isteklerinin farkına varamayacaktır. Emin olun çocuk üşüyorsa üşüdüm diyecek ve o çorabı giymeyi talep edecektir. Üçüncü yapılan hata ise tuvalet eğitiminde yine çocuğu dinlemeden çocuk adına düşünmekten kaynaklanan bir problem. “Çişin gelmiştir,hadi tuvalete gidelim” ısrarla çocuk bunu defalarca duyuyorsa,onun ne zaman tuvalete gitmek istediği dinlenmiyorsa ileriki yaşamında kendi isteklerini nasıl duyuracak? Son olarak da çocuğun duygusuna yönelik tutumlar onun ayrı bir birey olmasının önünde bazı engeller çıkartabiliyor. Örneğin, anne baba bir oyuncak alıyor.Çocuk çok tepki vermiyor. Babası “Sana oyuncak aldık, beğenmedin mi,nasıl sevinmezsin” diyor. Çocuk belki de yeterli tepkiyi vermiş olduğunu düşünüyor. Bu gibi durumlar kendi gibi davranmayıp karşıdakinin beklentisine yönelik tepkiler verme eğilimine yol açabilir dolayısıyla kendi duygusunu görmezden gelmeye başlayabilir. Ergenlik Döneminde Tutum Çocukluk döneminde bağımsızlıkla ilgili problemi olmayan çocuklar ergenlik döneminde aileleriyle çok fazla bireyleşme çatışmasına girmezler. Zaten belirli kontroller dahilinde istediğini yapabileceğini bilen çocuk ebeveynin sınırlarını zorlamaya uğraşmaz ya da kendi kararlarını alabileceğini göstermek için inatlaşıp farklı şeyler denemez.Ancak çocukluk döneminden kaynaklanan sıkıntılarla baş etmek bu dönemde hormonel değişikliklerin de etkisiyle zorlu bir süreç yaşatabilir. Bu durumda aşırı rahat bırakmak da aşırı kontrol sağlamakta ergende ters tepebilir. Aile çok zorlanırsa, ergeni terapiye gitmek konusunda teşvik edebilir ya da kendileri destek almak için bir uzmandan yardım isteyebilirler.